Çok saygıdeğer OKUYORUM okuyucuları, bu hafta kadına şiddet konusuna değinmek istiyorum. Büroma gelen bir hanımefendinin durumunu gördükten sonra bu konuya değinmek istedim.
Büroma gelen şiddete uğrayan hanımefendi bir eğitimciydi, kendisine şiddet uygulayan aciz adam, o adam müsvettesine adam demek bile ne derece doğrudur bilmiyorum ama ne yazık ki o da bir eğitimciymiş.
O hanımefendi konuyu anlattıkça adamlığımdan insanlığımdan utandım ve bu konuyu yazma kararı aldım. Şiddetin her türlüsüne sebebi ne olursa olsun meşru kılamayacağımdan özellikle kadına şiddet HAYIR diyorum ve konumuza başlıyorum.
Kadına yönelik şiddet hem Türkiye’de hem de dünyada tüm zalimliğince sürüyor. Araştırmalar, şiddete uğrayan kadınların yüzde 95’inin bu sorunu çözemediğini gösteriyor. Şiddeti kabullenen ya da olağan karşılayan kadınlar aynı zamanda bu insanlık vahşetinin artarak sürmesinin de nedeni oluyor. O yüzden ne sebeple olursa olsun ŞİDDETE HAYIR.
Günümüzce çokça karşılaştığımız kadına yönelik şiddet; sadece belli bir ülkeye ya da gruba değil tüm dünya genelinde tüm kadınların ortak sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti; “Fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda, yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara neden olması ya da neden olma olasılığı bulunması” olarak tanımlıyor. Kadına yönelik şiddet; coğrafi sınır, kadına şiddet

ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakmıyor. Kadına şiddet erkeklerin bastırılmış duygularının komplekslerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor her olayda her durumda.

Herkes kendinden çıkmalı yola (WHO) Dünya Sağlık Örgütü şiddetin tüm dünyada var olduğunu söylüyorsa da ben ülkemden yola çıkmalıyım. Ülkemizde ne yazık ki kadınlar sudan sebeplerle şiddete uğruyor ve öldürülüyorlar. Bu duruma çözüm için sorulması gereken soru “şiddetin sebebi nedir?” olmamalı, sorulması gereken soru “bunu nasıl engelleriz” olmalıdır.
Bunu engellemek için kanun koyucu 6284 Sayılı bir kanun çıkardı. Kanunun amacı da aile ve kadına yönelik şiddetin engellenmesi. Burada size kanun şunu söylüyor bunu söylüyor demeyeceğim ki zaten söylesem de bir manası yok çünkü kanunu kimse takmıyor. Her gün ulusal medyada bir kadının ölüm haberini alıyoruz. Kanun eğer şiddeti engellese idi zaten o insanlar ölmezdi. O kanunu yapmak değil uygulayabilmek önemli.

Peki uygulayabiliyor muyuz? Cevap ne yazık ki; HAYIR…

Peki nasıl engellenebilir şiddet? Bunu sosyolog ve psikologlora sormak gerek, şahsımda bir sosyolog adayı olarak naçizane şunu diyebilirim. Bunun tek çözümü EĞİTİM. Çözümün bu olduğunu söylemek için sosyolog olamaya gerek yok evet ama tek çözüm eğitim. Çünkü Kadınlar sosyo-ekonomik nedenlerle şiddete ses çıkarmayabiliyor. Örneğin, ekonomik olarak erkeğe bağımlı olan ya da ilişkinin getirdiği sosyo-ekonomik kazançlardan memnun olan kadınlar bazen kendilerine uygulanan şiddeti içselleştirebiliyor. Özellikle bizim bulunduğumuz coğrafyada ‘Dul’ olarak anılma endişesi de kadına yönelik şiddeti durdurmada en büyük engel.
Eğitim derken ki kasıtlarımdan birisi de aile içi eğitim. Çocuğa daha çocukken “Dayak cennetten çıkma” diye öğretirsek bu şiddetin önünü alamayız.Topluma özgü geleneksel düşünceler de şiddeti meşrulaştırabiliyor. Örneğin, ‘kızını dövmeyen dizini döver’annenin vurduğu yerde gül biter’, ‘kocan değil mi, hem döver hem sever’, ‘kadının sırtından dayağı, karnından sıpayı eksik etme’, gibi görüşler kadına uygulanan şiddetin olağan hale dönüşmesine yardımcı oluyor.kadına şiddet
İslamiyet de kadına şiddeti lanetlemektedir. Peygamber Efendimiz (sas) şefkat kahramanıdır. Aile içi anlaşmazlıklarda hiçbir zaman şiddet yolunu öğütlememiştir. Peygamber efendimiz (sas) bu konuyla alakalı şöyle buyurmuşlardır, “ Bana göre sizin hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olandır.”
Bir insan yaşamış olduğu toplumun örf-adetine uygun yaşarsa, inandığı dine göre yaşarsa şiddetin her türlüsünden uzak olur zaten. Bugün annesinin dayak yemesini izleyen çocuk yarın eşine el kaldırmasın. Yarının toplumunu beraberce güzelce inşa edelim. Gelin ŞİDDETE HAYIR diyelim ve her türlüsünü lanetleyelim.
Yine geçen hafta olduğu gibi bu haftada çok sevdiğim bir sözle yazımı bitirmek istiyorum; “Dünyanın en aciz en güçsüz insanı kendisinden güçsüz olduğunu bildiği insana şiddet uygulayandır.”
Esenlikle kalın, hakkınızı biliniz, unutmayınız ki; HAK VERİLMEZ ALINIR.
Her türlü soru görüş ve önerileriniz için lütfen ulaşın: ynsemreymn@hotmail.com

Av. Muhammed YAMAN


Arakadaşınla paylaş!